Tiyatro Fantastiko

“Yalnızca kaçıklar için…”

Tiyatro Fantastiko 2024 yılında yazar, çizer ve çevirmen Zeynep Alpaslan tarafından yalnızca kaçıklar için kurulmuş küçük ve bağımsız bir yayınevidir. Bodrum’da, endüstriyel çarkın dışında, yüzünde alçakgönüllü ama mağrur bir tebessümle, kendi hâlinde takılmaktadır. Ofisindeki küçük yazı masasının üzeri dantel bir örtüyle kaplıdır. Zeynep’in kedileri Pogo ve Yoko ise yayınevinde editör (keditör) olarak çalışmaktadır. Tiyatro Fantastiko doğası gereği fantastik, tuhaf ve alternatif metinlere âşıktır. Romanlar, şiirler, karanlık masallar, fanzinler, acayip öyküler ve çizgi romanlar yayımlamakta; bunları e-kitap formatında tüm kaçık okurlara mutlulukla ve gururla sunmaktadır. 

metinmetinmetinmetinmetinmetinmetimetinmetinnmetin

metinmetin

Bir pazartesi sabahı Bodrum’daki evimizde mutlulukla uyanıyorum. CocoRosie’nin ilk albümü, double espresso, mum ışığı… Sevdiğim her şey burada, yanı başımda. Müzik dinlerken gözlerimi kapamayı seviyorum.

Rilke’nin “Her melek korkunçtur,” dizesine yapılan bir ithafla açılıyor La Maison de Mon Reve albümü. Tamamını dinlerseniz, içinde çok tuhaf, ev yapımı, organik sesler bulabilirsiniz. Mesela patlayan mısırların insanı yatıştıran, tatlı pıtırtısını… Ve iki kız kardeşin kalbime oya gibi işleyen vokali! Bana kalırsa, bu, yeryüzündeki meleklerin sesi.

Birbirinden habersiz büyüyen iki kız kardeşin yıllar sonra bir araya gelerek kurduğu büyülü bir müzik grubu CocoRosie. Kendi küçük tuhaf imparatorluklarında, kendi kendilerine kaydettikleri kendi küçük şarkılarıyla, büyülü bir dünya yaratmışlardı iki binli yılların başında. Hâlâ büyüleyiciler bana kalırsa. Yine de bu ilk albümlerdeki ruhu başka hiçbir yerde bulamıyorum ben, o yüzden de dönüp dolaşıp onları dinliyorum.

Belki de patlamış mısır ve yağmur sesi yüzündendir. Ya da küçük olmanın sağladığı yaratıcı özgürlük yüzünden… Büyüdükçe, insan kendini belirli bir dinleyiciye karşı sorumlu hissediyordur belki. Tuhaf ve biraz da deli olmaya devam ediyordur her şeye rağmen ama artık çok daha profesyonel aletlere sahiptir ve bir zamanlar tencerede patlayan mısırları kaydettiği o ucuz kayıt cihazını çoktan bir kenara atmıştır belki de.

Sanat, sanatçının oyun alanı olmalı bence. İçinde kendini özgür hissedebileceği ve dilerse mısır patlatıp ip atlayacağı, dilerse de gözyaşı döküp yastıkları yumruklayacağı bir arka bahçe. Onun kendi küçük tuhaf imparatorluğu… Hayal kırıklığına uğradığında, üzüldüğünde, çaresiz ve haksızlığa uğramış hissettiğinde, kısacası tam da boğulacakmış gibi hissettiği o anda, onun gerçekte dalgalarda sörf yapabilecek yeteneğe sahip olduğunu fısıldayan o büyülü şey olmalı sanat. Ya da daha iyisi, suyun altında nefes alabileceğini fısıldayan… Çünkü hepimiz bu yeteneğe sahibiz, hepimiz küçük gümüş balıklarıyız aslında.

Her zaman bir çıkış yolu vardır. Her zaman! Hayal kırıklığı çok güzel şeylere de yol açabilir, yeter ki ona izin verelim. Dalgalarla boğuşmaktan vazgeçip kendimizi rahat bırakırsak hayal kırıklığını güzel bir şeye dönüştürebileceğimizi keşfederiz ve anlarız ki daima, ama daima, bir çıkış yolu vardır. Her melek korkunçtur ama güzelliğin bedeli de bu değil midir? Acı, sanatın besinidir.

“Take your broken heart, turn it into art…” Kırık kalbinizi alın ve bir sanat eseri yaratın ondan. Gözyaşlarınızı mutlu bir şeye dönüştürün. Hayal kırıklığından faydalanın. Gülümseyin. Kafanızı çalıştırın. Kendinizi dinleyin. Sanatınızı icra edebilmek için kimseye muhtaç değilsiniz gerçekte. O acımasız endüstriyel çarkın bir parçası olmak zorunda değilsiniz.

Evet, kırık kalbinizi bir sanat eserine dönüştürün ve bunu sadece kendiniz için yapın. Birilerine inat, birilerine rağmen, birilerine nispet yapmak için, birilerine gününü göstermek için, birileri tarafından onaylanmak ya da birilerine kendinizi kanıtlamak için değil. Boş verin şu birilerini. Siz sadece kendi işinize bakın. Sonra da onlara konuşacak bir şey verin. Bırakın, dudak büksünler. Bırak, çekiştirsinler. Siz onlar gibi olmayın. Siz yine de yolunuza devam edin. Kitaplarınızı yazın ve okurunuzun sizi eninde sonunda bulacağınıza inanın.

Bodrum’a taşındığımda ilk işim kendime küçük bir yayınevi kurmak oldu. Büyük küçük birçok farklı yayınevinden kırktan fazla kitap çıkardıktan sonra, Hermann Hesse okuduğum ve günlüğümü tuhaf hikâyelerle doldurduğum ilk gençlik yıllarımda ne kadar mutlu, yaratıcı ve özgür olduğumu hatırladım birden. İlhamını Hesse’nin taparcasına sevdiğim Bozkırkurdu romanındaki gizemli tiyatrodan alan Tiyatro Fantastiko adındaki minik yayınevim işte böyle doğdu zaten.

Sözünü ettiğim küçük ve büyük yayınevleriyle çalışmaya devam edeceğim elbette, hatta yeni çocuk ve yetişkin kitaplarım yolda ve inanılmaz heyecanlıyım bunun için. Ama kalbimin derinliklerinde, memleket sınırları içinde hiçbir yayınevinin basmaya yanaşmayacağı ya da bunun için yıllarca beklemem gereken romanlar ve şiirler yazmak var. Zaten elimde de bunlardan fazlasıyla var! Öyleyse neden onları kendim yayımlamayayım? Eski punk’lardan kim kaldı? Dahası, küçük yayınevim neden başkaları için de bir vaha olmasın? Bu dünyada benim gibi başkaları da vardır mutlaka…

Kısacası, bir anda başladığım yere dönmüş bulunuyorum. Ne var ki, artık kitapları yayımlanmış bir yazarım ve yüzeyde ‘başarmış’ biri olarak, The Smiths dinleyip günlüğüne tuhaf hikâyeler yazan on beş yaşındaki o kıza sarılmak, ona her şeyin yoluna gireceğini söylemek istiyorum. “Sen hep iyi bir şeydin,” demek istiyorum ona. “Sen hep iyi bir şeydin ve bunu görememeleri senin suçun değildi.” Evet, başladığım yerdeyim bir kez daha… Ve bu kez kendimi sevmeyi öğreniyorum edebiyat aracılığıyla.Yaşasın self-publishing! Yaşasın D-I-Y! Yaşasın patlamış mısır sesleri kaydetmek! Değil mi ama?

Suyun altında nefes alabileceğimiz, sakin bir yaşam dileğiyle…

Bodrum, 2024 
Zeynep Alpaslan

metinmetinmetinmetinmetinmetinmetimetinmetinnmetin

metinmetin

Tiyatro Fantastiko sadece e-kitaplar yayımlayan küçük ve bağımsız bir yayınevidir. Fantastik, tuhaf ve alternatif metinleri sevenler için bir vaha niteliğindedir. Romanlar, şiirler, karanlık masallar, fanzinler, acayip öyküler ve çizgi romanlar için Tiyatro Fantastiko’nun Shopier dükkânını ziyaret edebilirsiniz. E-kitabınızı, siz sipariş verdikten hemen sonra e-posta kutunuza düşecek olan link’e tıklayarak indirebilirsiniz. Tiyatro Fantastiko tüm kaçıklara iyi okumalar diler!

Aklınıza takılanları sormak ya da sadece merhaba demek için Zeynep’e yazabilirsiniz.